Küçük kızı Doa’yı HypnoBirthing® yöntemi ile dünyaya getiren Ayşe Seviğ Koçyiğit, HypnoBirthing®’i “yıllarca içimize işlenmiş olan “Doğum acı veren bir eylemdir.” algısını tersine çevirerek doğumun doğal haliyle yaşanmasına yardım ediyor. Yani zorlu ve yoğun olduğu kadar derin haz veren coşkulu bir eylem olarak” sözleriyle tarifliyor.
Ayşe Seviğ Koçyiğit’e göre, “Doğurmak içgüdüsel bir eylem. İçimizden uzaklaştıkça, hamileliğin ve doğumun acılar içinde yaşanıp atlatılması gereken bir süreç olduğuna ikna oluyoruz. Oysa iç bilgeliğimize kulak verdiğimizde doğum mucizesi hayatın en büyülü zaman dilimine dönüşebiliyor. HypnoBirthing® o iç sesi duyabilmek için iyi bir yöntem”.
- Merhaba, sizi tanıyabilir miyiz?
Merhaba, Ben Ayşe Seviğ Koçyiğit. 41 yaşında, yoga ile yaşamayı seven, mimar bir anneyim.
- Kaç çocuğunuz var?
3.5 yaşında ve 8 aylık iki kızım var.
3.İkisi de HypnoBirthing® yöntemiyle mi dünyaya geldi?
Büyük kızım Ada’ya hamileyken doğuma hazırlık eğitimi almıştım ama HypnoBirthing®’le Doa’ya hamileyken tanıştım.
- HypnoBirthing® nedir?
Benim eğitimlerden anladığım ve uyguladığım kadarıyla, bilinçaltını kullanarak gevşeme yöntemi. Yıllarca içimize işlenmiş olan “Doğum acı veren bir eylemdir.” algısını tersine çevirerek doğumun doğal haliyle yaşanmasına yardım ediyor. Yani zorlu ve yoğun olduğu kadar derin haz veren coşkulu bir eylem olarak.
- HypnoBirthing® yönteminden nasıl haberdar oldunuz?
Beni yoga’yla da tanıştıran sevgili dostum Ayca Yılmaz’dan.
- Neden bu yönteme/ doğal doğuma yöneldiniz?
Zihin, nefes, beden üçlüsüne yogadan aşinayım. Bunların birbirini nasıl etkilediğini de her gün yoga pratiğimde tecrübe ediyorum. HypnoBirthing® de bence bu şekilde işliyor. Zihnin derinliklerine seslenerek var olanı, yani doğumu gözlemliyorsunuz. Beden zorlu bir işle uğraşırken nefesin şefkatiyle gevşiyorsunuz.
- Nasıl hazırlandınız?
Eşim, Gökhan Koçyiğit’le birlikte Annezen Kalamış’ta HypnoBirthing® eğitimine katıldık; ev ödevlerimizi yaptık.
- Doğum hikayenizi dinleyebilir miyiz?
Doa’yı takvim hesabına göre 7 Mayıs gibi bekliyorduk. 1 Nisan’da yoğun bir çalışma gecesinde ve sonrasında karnımın uzun süre sert kaldığını fark ettim. Doğuma hazırlık kasılmalarından çok daha uzun ve sık. Doktorumu aradım “Hemen gel!” dedi. Doğum başlamış meğer. Çok erken olduğu için bir gece hastanede kaldım, saat başı ilaç içtim böylece durdurduk doğumu. Kızımız hazır olduğundan değil, idrar yolları enfeksiyonu kasılmaları tetiklediğinden yaşamışız bu macerayı. Sonrasında bol dinlenmeli bir bekleyiş başladı. Aynı zamanda Doa’nın dönüp doğum pozisyonunu almasını da bekliyorduk. Bebeği çevirmeye yardım eden yoga pozlarıyla, hypnobirthing bebek çevirme metniyle ikna edemedik küçük hanımı. Poposu üzerinde çok rahattı. 38+3’te haftalık NST kontrolüne gittik teyzemle birlikte. Kalp atışları ve hareketleri beklenenden azdı. Son iki haftadır gelişimi de yavaşlamıştı. Doktorum Ali Rüştü Ergür “Bu durumda istersen bekleyebiliriz, hiç bir sorun çıkmadan 40. haftaya da gelebilir ama risk almış oluruz.” dedi. İlk gebeliğimden başlayarak yoga, doğal doğum ve hypnobirthing konularında neredeyse her kontrolümüzde konuştuğumuz için Rüştü Bey’in güvenlik sınırlarıyla benim ve eşimin güvenlik sınırlarının uyumlu olduğu biliyordum. “Hemen sezeryana almalıyız” dese tamam diyecek kadar güveniyordum kendisine. Rüştü Bey, ilk gebelikten sonra ters gelişin sezeryan sebebi olmadığını, tecrübeli bir doktorla kolaylıkla normal doğum yapılacağını söylemişti. Bu durumda suni sancıyla doğumu başlatmaya karar verdik. Hastanede, teyzemin ilk doğum hikâyesini yeniden dinledim. “Sancı Odasına” alındığında, kasılmaların tam dayanamayacağı noktaya geldiğinde kaybolduğunu; yeni bir kasılma gelene kadar geçen sürenin de ona büyük bir mutluluk verdiğini fark etmiş . Doğumhaneye geçtiğinde doktoru ve asistanıyla konuşa konuşa doğurmuş oğlunu. Benim kasılmalarım sıklaştığında Gökhan da hastaneye gelmişti. Kasılmalar sıklaştıkça konuşan zihin, bir rüyada gibi izlemeye başlıyor olan biteni. Doğum dalgalarını gerçek dalgalar gibi düşünmeye başladım. Dev bir okyanus dalgası bize yaklaşırken Gökhan’ın masajları, dokunuşlarıyla nefesimizi ayarlayıp dalganın üzerine bırakıyorduk kendimizi. Amniyon sıvısı boşaldıktan sonra dalgalar daha sık ve yoğun hissedilir olmuştu. Bir de bebeğin yaptığı basınç. Bu, tuvalete gitme isteği gibi bir şeydi, ağrı ve sancıdan ziyade. Artık doğumhaneye gitme vakti gelmişti, bir önceki doğumun bitmesini beklerken Doa’yla konuşmaya başladım. HypnoBirthing® bebek çevirme metninden içime işleyen cümleler çıkıyordu ağzımdan. “Huzurlusun, güvendesin bebeğim…” Doğumhaneye girdik. İlk doğumda bir buçuk saat kadar kalmışız doğumhanede, benim rüyadaki zihnim on beş dakika gibi algılamıştı süreyi. Bu sefer ters gelişle iki, iki buçuk saat buradayız, enerjimi ona göre kullanmalıyım diye düşündüm. Doğumhanede olanlar tam bir rüya gibiydi; şuan pek çok ayrıntıyı hatırlamadığımı fark ediyorum. Hatırladıklarım Gökhan’ın bizi sarıp sarmalayan varlığı, Rüştü Bey ve doğum ekibinin güven veren soğukkanlılığı, J nefesiyle Doa’yı itmeye çalıştığım ve ona “Geliyorsun bebeğim… Sakin ve güçlüsün, başarabiliriz…” demeye devam ettiğim. Sonra Rüştü Bey’in onu bacaklarından tutuğunu gördüm. Bir an bir terslik olduğunu düşündüm, bu kadar çabuk çıkmış olamaz. Ama ordaydı sakin, güçlü yumuş yumuş bebeğimiz aramızdaydı. İlk doğumumda olduğu gibi zangır zangır titriyordum. Şimdi o anı anlatırken uygun kelimeleri bulmakta zorlanıyorum. Çok güçlü bir duygu, sevinç, coşku, tatlı bir yorgunluk…
- Siz ne tür yararlar sağladınız?
Öncelikle, HypnoBirthing® derslerine katılmak çok keyifliydi. Annezen, İstanbul’un ortasında bir vaha gibi geliyor bana. Sakin, huzurlu, zamanın yavaşladığı bir yer. Burada geniş minderlere uzanıp dersleri dinlemek, derin derin gevşemek, hamileliğimin güzel anıları arasında. Ayrıca burada öğrendiklerimizi doktorumuzla paylaştık. Bizim doğal doğum isteğimiz ve Rüştü Bey’in güvenlik sınırları konusunda uzlaştık. Gevşeme tekniklerinden doğum sırasında bilinçli ya da bilinçsiz pek çok şekilde yararlandım. En çok da Doa’yla konuşmak iyi geldi sanırım.
- Doğumdan sonra da faydasını gördünüz mü?
Biz yogacıların çok sevdiği bir tabir vardır “anda kalmak”. HypnoBirthing® de gevşeme teknikleriyle insanı, var olanı gözlemlemeye ve şartlar ne olursa olsun iç sesiyle bağlantısını kopartmadan anda kalmaya davet ediyor. Bu da yalnızca doğum sırasında değil hayatın her anında kullanılabilecek bir yöntem. İki çocukla, kriz anlarında hayat kurtarıyor diyebilirim.
- Herkes hypnobirthing yönteminden yararlanabilir mi?
Ben şöyle düşünüyorum: Doğurmak içgüdüsel bir eylem. İçimizden uzaklaştıkça, hamileliğin ve doğumun acılar içinde yaşanıp atlatılması gereken bir süreç olduğuna ikna oluyoruz. Oysa iç bilgeliğimize kulak verdiğimizde doğum mucizesi hayatın en büyülü zaman dilimine dönüşebiliyor. HypnoBirthing® o iç sesi duyabilmek için iyi bir yöntem.